Türkiye, tarımla teknolojiyi buluşturmada çok geç kaldı. Bu nedenle verimliliğin sağlanması, rekabet gücünün kazanılmasında ciddi sorunlar yaşanıyor. Rakipler hem girdi bazında hem doğrudan desteklerle ve aynı zamanda teknoloji yoğun üretim yapıyor. Onların karşısında destekten yoksun, en pahalı girdileri kullanarak üstelik ilkel tekniklerle üretim yaparak nasıl rekabet edeceksiniz?
Bu nedenle son yıllarda kişisel çabalarla da olsa tarımın belli alanlarında teknoloji kullanımının yaygınlaşması sevindirici. Bu alanlardan birisi de fide üretiminde kullanılan teknoloji. Özellikle aşılı fide üretiminin ve kullanımının yaygınlaşması çiftçiye ve ülkeye önemli katkılar sağlıyor. Deyim yerindeyse son birkaç yılda Türkiye’de aşılı fide mucizesi yaşanıyor. Birkaç bin fide üretimi ile başlayan sektörde bugün tek başına 100 - 150 milyon kök fide üreten firmalar var.
Fide yetiştiriciliğinin öncülerinden biri,1968 kuşağının önemli isimlerinden Dr. Hasan Ünal. 12 Eylül darbesinden sonra yıllarca yurtdışında yaşamak zorunda kalan Hasan Ünal, Türkiye’ye döndükten sonra memleketi Antalya’da tarımsal üretim ile uğraşmaya karar verir. Ancak dedesinin,babasının kullandığı tekniklerle değil, Avrupa’da gördüğü çağdaş tekniklerle tarım yapacaktır.
Çağdaş tarım tekniklerinin yaygınlaşmasını kendisine misyon edinen Hasan Ünal ile Anadolu’da bir çok toplantıya katılıyoruz. Her toplantıda ısrarla Anadolu’daki girişimcilere, tarımcılara çağdaş teknikleri kullanarak verimliliği nasıl sağlayacaklarını anlatıyor. Tüketici tercihlerine uygun çeşitleri üreterek tarımdan yüksek gelir elde etmenin olanaklı olduğunu bıkmadan usanmadan söylüyor, uygulamalı olarak gösteriyor. Çağdaş tarım teknikleri ile bir dekar alanda 30 ton domates alınabileceğini söylediğinde doğrusu çoğu kişi inanmadı. Çünkü, yıllardan beri açık alanda 8 ton üretim alınıyordu. Seralarda ise 10-12 ton üretim ancak alınabiliyordu. Biberde, patlıcanda, karpuzda daha bir çok üründe benzer üretim oranları vardı. Hasan Ünal, verimliliği birkaç kat artırmanın mümkün olduğunu bu çağdaş yöntemlerle kanıtladı. Bunu çiftçilerle birlikte kanıtladı. Bugün Tokat’ta, Antalya’da Türkiye’nin bir çok yerinde dekara 30 ton domates üreten çiftçiler var. Üretilen bu domatesler çok kaliteli ve hem iç pazarda tüketiliyor, hem de rahatlıkla ihraç ediliyor. Hem çiftçinin geliri artıyor hem de tüketici daha sağlıklı ve kaliteli ürünler tüketiyor.Bu başarının arkasında çağdaş tekniklerle üretilen aşılı fide mucizesi ve bilinçli üretici ile bilinçli üretim anlayışı var.
Hasan Ünal’ın çabaları ile birkaç yılda Türkiye’de fide sektörü hızla gelişti. Aşılı fide kullanımı yaygınlaştı. Domates ve karpuz üretiminin neredeyse tamamı aşılı fidelerden elde ediliyor. Antalya’nın Pınarlı Beldesi Çamköy’ de Hasan Ünal’ın sahibi olduğu fide üretim tesisleri(GrowFide) klasik bir tarım işletmesinden çok teknoloji yoğun dev bir organizasyon görünümünde. Ziraat mühendisleri, çiftçiler, çoğunluğu kadın olan işçiler, taşımacılık yapan nakliyeciler, araştırma çalışmalarını yürüten bilim insanları hepsi aynı amaç için çalışıyorlar. Tarımda verimliliği artırmak ve ithalatı azaltarak daha çok tarım ürünü ihracatı yapılması hedefi ile çalışıyorlar. Bunun için en son teknolojiyi kullanıyorlar. Makineler ile tohum küçük gözenekli tepsilere ekiliyor. Yine makinelerle üzeri toprakla örtülüyor.Ekilen tohumlar belli bir sıcaklıkta çimlendiriliyor. Sonra seraya götürülerek uygun şartlarda büyütülüyor. Aşısız fideler buradan üreticiye gönderiliyor. Aşılanacak fideler ise uygun boya ulaşınca seradan alınıyor ve özel bölümde genç kızlar,kadınlar tarafından aşılanıyor. Aşılama işlemi şöyle yapılıyor. Kökü sağlam,hastalıklara karşı dayanıklı karpuz fidesi elde etmek için serada balkabağı fidesi ve karpuz fidesi yetiştiriliyor. Balkabağı fidesinin kökü, karpuz fidesinin başı alınarak basit bir işlem ile birleştiriliyor, aşılanıyor. Kökü balkabağı üstü karpuz olan fide bir haftada kaynaşıyor ve serada tekrar bakıma alınıyor. Bu işlemde fidenin, ürünün genetiği ile oynanmıyor. Anadolu’da çiftçilerimizin meyve ağaçlarında çok sık uyguladığı aşılama işlemi yapılıyor.
Aşılamaya neden gerek duyuluyor?
Çünkü, balkabağının kökü çok sağlam,hastalıklara, böceklere karşı dayanıklı. İlaç kullanılmasına gerek kalmıyor. Sağlam kökten sağlam ve kaliteli ürünler elde ediliyor. Verimlilik artıyor ve çiftçinin geliri artıyor.
Anadolu’da gittiğimiz bir çok yerde çiftçilerle sohbet ediyoruz.Hepsi fideciliğin gelişmesinden son derece memnun. Bu alanda yaşanan rekabetten memnun. Çünkü Türkiye genelinde 30’u aşkın fide üreten firma var. Hasan Ünal’a göre yakın gelecekte Avrupa’nın, Balkanların ve bölgenin fide ihtiyacını Türkiye karşılayacak. Nitekim, Macaristan ve bazı Ortadoğu ülkelerine ihracat başlamış.
Çok basit gibi görünen fide üretiminde bile teknolojinin ne kadar önemli olduğunu görmek ve bu bilinçle üretim yapmak gerekiyor. Teknoloji kullanımını tarımın her alanına yaydıkça Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923’lerde tarımda başlattığı ve daha sonra bilinçli olarak kesintiye uğratılan hamleyi 2000’li yıllarda tamamlamış oluruz.
Yazan : Ali Ekber Yıldırım