Ülkemizin su ve toprak kaynakları potansiyeli sulama projeleri ile rasyonel bir şekilde değerlendirilerek, kuru tarım alanları sulu tarıma açılmış, tarımsal üretim önemli oranda artmıştır. Sulu tarıma geçiş, üretimde artış sağlamasına karşın, bazı sorunları beraberinde getirmiştir. Tarımsal alt yapının yeterli olmadığı topraklarda tuzlulaşma sorunu başlamış; toprağın çoraklaşarak, tarım yapılamaz hale geldiği görülmüştür.
Kurak bölgelerde drenaj yetersiz, yüzey buharlaşması yüksek ise, üst toprakta tuz birikimi olur. Halomorfik topraklar denilen bu tip topraklar; tuzlu, tuzlu alkali ve tuzsuz alkali toprak olmak üzere üç gruptur.
Tuzlu topraklar, birçok kültür bitkisinin yetişmesine engel olacak miktarda çözünebilir tuz içerir. Toprak yüzeyi beyaz tuz kabuğu ile örtülüdür. Bu toprakların içerdiği tuzlar, pH değeri yükseltilmeden yıkanarak, giderilebilir.
Tuzlu-alkali topraklarda çözünebilir tuzla birlikte bitki gelişmesini etkileyecek miktarda değişebilir sodyum bulunur.
Toprakları fazla tuzlardan temizleme yöntemlerinden en önemlileri; toprak altı drenajı, yıkama ve tuza dayanıklı bitki yetiştirmektedir. Toprak altı büz drenajı ve açık drenler yardımıyla toprakların yıkanması en etkili metottur. Çözünür hale gelen fazla tuzlar drenaj sistemi ile çekilir.
Kullanılan sulama suyunun kumdan, milden ve özellikle sodyum tuzlarından arınmış olması gerekir.
Ülkemizde doğal faktörlerin yanı sıra sulu tarıma geçilen bölgelerde uygun sulama ve drenaj tesislerinin yapılmaması, çiftçilere sulama tekniği hakkında gerekli bilgilerin verilmemesi gibi nedenlerle, tuzlu ve sodyumlu toprakların oluşumu hızlanmıştır. Kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde, sulama ile verilen fazla suyun boşaltılmasında yeterli drenaj şebekesinin olmayışı, özellikle tarla içi drenaj tesislerinin yapılmaması nedeniyle taban suyu yükselir ve araziler tuzlu sodyumlu topraklar haline gelir.
Tarımsal drenaj ile bitki kök bölgesine bulunan fazla suyun uzaklaştırılmasıyla, bitkilerin doğal gelişimini sağlayabilmek için bir ortam hazırlanır.
Toprakta tuzlanmayı önlemek için fazla sulama yapmaktan kaçınılmalıdır. Sık sık yapılan hafif sulamalar, tuzları bitkinin gelişmesine engel olmayacak oranda tutar.
Genç çimler tuza duyarlıdır. Ekimden önce veya hemen sonra yapılacak sulamalarla tuzların tohum yatağından uzaklaştırılması gerekir. Bitki, biraz büyüdükten sonra tuza dayanıklılığı artar.
Tuzlu alkali toprakların idaresinde tuza dayanıklı bitkilerin yetiştirilmesi diğer bir önlemdir. Şekerpancarı, pamuk, darı, arpa, çavdar ve yonca önerilen ürünler arasındadır.
Tuzluluk ve alkaliliğe az dayanıklı bitkiler yetiştirileceği zaman tuzluluk ve alkaliliğin azaltılması gerekir. Genellikle bunun için çiftlik gübresi kullanılır. Bu şekilde, alkaliye dayanıklı bazı kök sistemleri ile toprakların kötü fiziksel özelliklerinin iyileştiği görülmüştür.
Sulanan arazilerde, tuz birikimine sulama suyu ve taban suyu neden olur. Sulama suyu çok iyi kalitede olsa bile çözünebilir tuzların temel kaynağı olabilir. Bu tuzlar kök bölgesinden uzaklaştırılmaz ise, tuzluluk problemi kaçınılmazdır.
Tarım arazilerinde tuz birikiminin nedeni olan yüksek taban suyu tablasının oluşumu, arazinin doğal hidrolojik özelliklerinden, sulama suyu kayıplarından ve fazla su verilmesinden kaynaklanabilir. Kök bölgesine hatta toprak yüzeyine erişen taban suyu, buharlaşarak arkasında çözünmüş halde bulunan tuzları bırakır. Taban suyu çok tuzlu değilse, kültür bitkilerinin gelişmesine engel olmaz. Ancak taban suyu, yılın büyük bir bölümünde sızma ile beslenmekte ise, tuz birikimi de devam eder ve kültür bitkilerinin gelişmesini engellemeye başlar.
Topraktaki tuzun artması bitkilere zehir etkisi yapar. Bu durum bitkilerin gelişmesi için gerekli olan bitki besin maddelerinin yeterli miktarda alınmasına engel olur.
Toprağın; tarla içi drenaj ve tesviyeler olmadan, ürüne göre sulama sistemi seçilmeden yapılan çalışmaların sonucuna göre en geç 9 yıl içinde çoraklaşacağı gerçeği ile yüz yüze gelinmiştir. Tek taraflı yapılacak eğitimlerden sonuç alınamayacağı gerçeği, çiftçilerimizin bu konuya olduğundan daha fazla önem vermeleri ile çözümlenebilir.
Toprak Tuzluluğunu Önleme Yöntemleri;
• Her yıl aynı ürünü ekmekten vazgeçip, ürün desenini renklendirerek, aşırı sulama yapılmamalıdır. Bu, aynı dönemde su ihtiyaçları farklı olan ürünleri münavebe ederek, suyun daha ekonomik kullanılmasını sağlayacaktır.
• Geniş alanlara sahip olan çiftçilere, yağmurlama, damla ve karık usulü sulama sistemlerini tekniğe uygun ve eksiksiz olarak benimsetmek gerekir.
• Sık ekimi yapılan tarla bitkilerinden arpa, buğday, mercimek ve yem bitkilerine yağmurlama sulama, çapa bitkilerinden pamuk, mısır ve ayçiçeğine karık usulü sulama, yazlık sebze bitkilerinden domates, biber, patlıcan, hıyar, kavun ve karpuza damla sulama, bağcılık ve meyvecilikte üretilen ürünlere de damla ve yağmurlama sulama yapılmalıdır.
• Tuzluk problemiyle karşı karşıya kalan çiftçilerimizin, özellikle buharlaşmanın çok olduğu yaz aylarında, tarım arazilerini boş bırakmak yerine, kuvvetli bir yem bitkisi örtüsü ile toprak yüzeyini kapatmaları gerekir. Bitkisel ve hayvansal üretim her zaman birlikte yapılmalıdır. Özellikle tuzlulaşma görülen alanlarda yem bitkilerinin üretiminin artması ile hayvancılık faaliyetleri de artacaktır.
• Çiftçiler, kendi aralarında birleşerek ürünlerini değerlendirecek veya pazarlayacak bir kooperatifleşmeye gitmelidir. Böylece doğal münavebe sistemi de yerleşmiş olacaktır.
• Yine kendi aralarında birleşerek, entegre tesisler veya fabrikalar kurulması da önemlidir.
• Tarımsal eğitim konusunda yetkili olan kuruluşların her çiftçiye tek tek ulaşması mümkün değildir. Çiftçilerimiz tarımsal konulardaki problemlerini en kısa zamanda en yakın tarım teşkilatına bildirmelidir.
• Su bitkileri veya başka nedenlerle tıkanan drenaj kanallarının temizlenmesi için ilgililere başvurulmalı, düzenli olarak bakımı yapılmalıdır.
• Buharlaşma kayıplarını önlemek için sulamalar mümkünse gece yapılmalıdır.
• Açık veya kapalı drenaj sistemi temin edildiğinde, tuzlu topraklarda sulama suyuna bir miktar yıkama suyu ilave edilmelidir.